| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | en sonunda | finally zf. | ||
|
Tom finally agreed to do that. Tom bunu yapmayı en sonunda kabul etti. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | en sonunda | in the end zf. | ||
|
In the end, good will triumph over evil. İyilik en sonunda kötülüğe karşı üstün gelecek. More Sentences |
||||
| Genel | en sonunda | finally zf. | ||
|
We considered going, but finally decided against it. Gitmeyi düşünüyorduk, ama en sonunda vazgeçtik. More Sentences |
||||
| Genel | en sonunda | at last zf. | ||
|
Therefore, why not make an effort to move from stability to growth, at last? Bu nedenle, neden en sonunda istikrardan büyümeye geçmek için çaba sarf etmeyelim? More Sentences |
||||
| Genel | en sonunda | at long last zf. | ||
|
So why should aircraft fuel not be taxed now, at long last? Öyleyse neden uçak yakıtı şimdi, en sonunda vergilendirilmesin? More Sentences |
||||
| Genel | en sonunda | eventually zf. | ||
|
She eventually found out that it was her dog that broke the vase. En sonunda öğrendi ki meğer vazoyu köpeği kırmış. More Sentences |
||||
| Genel | en sonunda | ultimately zf. | ||
|
Good will ultimately triumph over evil. İyilik en sonunda kötülüğe karşı üstün gelecek. More Sentences |
||||
| Genel | en sonunda | at length zf. | ||
| Genel | en sonunda | after all zf. | ||
| Genel | en sonunda | in the long run zf. | ||
| Genel | en sonunda | at the latter end zf. | ||
| Genel | en sonunda | broadly zf. | ||
| Phrases | ||||
| İfadeler | en sonunda | at the very end expr. | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | en sonunda | in the end zf. | ||
| Technical | ||||
| Teknik | en sonunda | ultimately zf. | ||
| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | en iyi dileklerimle (mektubun sonunda) | all the best! ünl. | ||
|
All the best wishes on this wonderful day. Bu harika günde bütün en iyi dileklerimle. More Sentences |
||||
| Genel | en sonunda ulaşmak | get round (to) f. | ||
| Genel | en sonunda gelmek | get round (to) f. | ||
| Genel | en sonunda olan | eventual s. | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | en sonunda (bir şey) olmak | find (oneself) with (something) f. | ||
| Deyim | en sonunda (bir şey) olmak | find oneself with f. | ||
| Deyim | sürecin en sonunda olan | down to the wire s. | ||
| Military | ||||
| Askeri | bir nehrin karşısında da iletişim sağlamak üzere düşmana en yakın köprünün sonunda mevzilenme | tete-de-pont i. | ||
